Adana’da bir iş adamı tarafından kurulan ve Bölgesel Amatör Lig’de (BAL) mücadele eden Adana Vefaspor 500 lisanslı sporcusuyla futbolcu fabrikası gibi çalışıyor. Adana Vefaspor Kulübü Antrenörü Ali Osman Antepli, Vefa Spor Tesislerinin, kendi öz kaynaklarıyla yapıldığını ve 50 dönüm araziye kurulu olduğunu belirterek, “3 büyük normal standartlarda antrenman sahası ve 800 kişilik tribün kapasiteli 1 maç sahamız mevcut. 1945 yılında Vefa Lisesinden yetişen Hasan Âli Yücel, milli eğitim bakanı iken Karagümrük Spor Kulübü’nün elinden stadı alarak Vefa Spor Kulübüne vermişti. 2012 yılında kurulan plaj futbolu takımı, aynı yıl ligi şampiyon olarak tamamlamıştır. 2001-02 sezonunda ligin adı Süper Lig olarak değiştirilirken Galatasaray şampiyon olan takım oldu. 18 Ağustos’ta oynanan Türkiye Spor Yazarları Derneği Kupası’nın açılış mücadelesinde Fenerbahçe’yi 2-1 yenen Galatasaray, organizasyonu şampiyon olarak tamamladı. 30 Haziran 1922’deki maç, Beyoğlu’ndaki Taksim Stadyumu’nda oynanan ilk derbiydi. 3 Haziran 2018 tarihinde yapılan olağan genel kurulunda 20 yıldır kulübün başkanı olan Aziz Yıldırım’ın karşısına Ali Koç başkan adayı olarak çıktı. 25 Ekim 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. 7 Ağustos 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. 27 Kasım 1960 tarihinde Sofya’da Bulgaristan’a karşı Türkiye’yi Vefa SK oyuncusu olarak temsil eden son Vefa SK oyuncusudur. Şampiyonluk grubunu ilk sırada tamamlayarak üst üste ikinci şampiyonluğunu elde eden Galatasaray; kaydettiği 105 golle lig tarihinde “bir sezonda en çok gol atan takım” unvanının da sahibi oldu.
1980-81 sezonunda ise teknik direktörlüğe Galatasaray ile 3 sene üst üste Şampiyonluk yaşayan Brian Birch getirildi ve Birch, Süper Kupa’yı müzesine götürdü. 1923’te üstten iki katı eksik olarak işletmeye açılan bina, aynı yıl adı “Yüksek Muallim Mektebi”, daha sonra da “ilk Öğretmen Okulu” olarak değiştirilen bu eğitim kurumuna uzun yıllar servis vermiş, 1950’lerin başında ise bitişiğinde kurulan “Vefa Erkek Lisesi”ne yatakhane binası olarak devredilmiştir. Vefa semti, eğitim alanında uzun yıllar İstanbul Üniversitesi’nin bir dalı olan Coğrafya bölümü ile 2003 yılından itibaren Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi’ni de bünyesinde yaşatmaya başlamıştır. Genç bozacı aynı zamanda dükkanını şık leblebi ve tarçın kaplarıyla, çeşit çeşit kepçeler ve güzel bardaklarla donatarak, lezzetini geliştirdiği bozanın orada içilmesini de bir zevk haline getirmiştir. Prizrenli Sadık sattığı bozaları kendisi imal etmeye başladıktan sonra, fıçı yerine mermer küpler kullanmaya başlamış, hem sağlık açısından hem de mermerin serin tutma özelliği nedeniyle bozanın çabuk ekşimesi önlenmişti. Bunlardan birisi olan Sikkezenbaşı Hattat Fettah Efendi saraydan öğrendiği meşrubat tariflerini genç bozacıya aktardı, o da sadece yılın belli aylarında içilen bozanın yanısıra, şıra, limonata, bazı şerbet türleri, dondurma ve salep yapmaya başladı; ünü birkaç yıl içinde bütün İstanbul’a yayıldı, kentin başka yörelerinden pek çok kimse akın akın Vefa’daki bu yeni bozacının bozasını, mevsim kış değilse, diğer içeceklerini tatmaya geldiler, buna rağmen, o başka semtlerde şube açma doğrultusunda kendisine yapılan teklifleri reddetti, iki dükkana birden yetişemeyeceğini, müşterinin kendisini daima işin başında görmesi gerektiğini, dükkanları çoğaltayım diye lezzeti bozarsa kimsenin artık ona da, bozasına da itibar etmeyeceğini söyledi.
Günümüze ulaşmayan hamam için Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde; İstanbul’da Osmanlıların eliyle ilk yapılan hamam demektedir. Kaynakların çoğunda açıklıkla belirtilmiyorsa da günümüze ulaşamamış olan bu yapılardan caminin çift fonksiyonlu bir yapı olduğu, Şeyh Vefa ve dervişleri tarafından tevhidhane olarak kullanıldığı bilinmektedir. Kilise olarak, 13. yüzyıl sonlarında Bizans’ın ileri gelenlerinden Mihail Glabas Tarkaniotes tarafından inşa ettirildi. Bu firma bilgileri Google haritalar tarafından bot ile çekilmiştir. Vefa semtinin Beşinci Vakıf Hanı ile ilgili bilgileri en net şekliyle ancak Yıldırım Yavuz’un makalesinden öğrenebilmekteyiz. “İstanbul’da 1911’de, Vakıflar İdaresi’ne ait bir dizi işhanı ile aynı yapı programı çerçevesinde tasarlandığı için Vakıf Hanı adı ile anılan bu öğrenci yurdu, Şehzadebaşı’ndan, Vefa’ya inen Dede Efendi Caddesi üzerindeki Vefa Lisesi bahçesinde yapılmıştır. Kütüphanenin vakfiyelere göre, gelir kaynakları ve idaresi belirlenmiş olan kütüphanede üç hafız-ı kütüb, bir şeyhü’l-kurra, bir suyolcu, bir mücellit, bir marangoz ve bir ferraş (temizlikçi) görevlendirilmişti. Kütüphanenin yanına inşa edilmiş olan üç meşruta evde oturmaları şart koşulan hafız-ı kütübler haftada beş gün kütüphanecilik görevinde bulunmanın yanısıra kütüphanede cemaatle kılınacak namazlarda imamlık ve müezzinlik yapmakla yükümlüydü. 1987 yılında inşasına teşebbüs edilmiş ve yeniden inşa edilmiştir. Roma İmparatorları’ndan Valens, Halkalı civarından Beyazıt’a kadar su getirtmiş ve bu su yolu için Mazul Kemer ile Bozdoğan Kemeri’ni inşa ettirmiştir.
Vefa bozacısı o kadar meşhurdur ki, semt mi ismini bozacıya verdi? Vefa – Çorlu 1947 Spor maçı bugün saat 15’te başlayacak. Maçı hükmen 3-0 kazanarak BAL’a yükseldi. Ayrıca, bu dönemde “Halk Fırkası” kupasını da kazanarak başka bir başarıya imza attı. 2012-13 sezonunda kadar başarılı bir performans gösteren İstanbul BB, takımın başına tarihinin ilk yabancı hocası Carlos Carvalhal’ı getirdi. Eğitim alanındaki bu çeşitliliğini bir zamanlar sadece Süleymaniye’de var iken, sonradan genişleyerek Vefa’ya kadar ulaşmıştır. İki kardeş bir arada işletmelerini kurumlaştırdılar. Savaştan hemen önce, 1876’da Karadağ sınırındaki Prizren Kasabası’ndan gelen Arnavut genci Sadık, bir süre mahalle aralarında seyyar bozacılık yaptıktan sonra, Vefa semtinde küçük bir bozacı dükkanı açtı. Vefa semtinin, Süleymaniye’ye yakınlığından dolayı eğitim ihtiyacı ilk yıllar Süleymaniye külliyesinden karşılanmaktaydı. Yıllar ilerledi hacca gidip Hacı Sadık Efendi ve Hacı İbrahim Efendi oldular. Atıf Efendi’den sonra oğulları Mehmed Emin, Ömer Vâhid, torunları Ömer Hüsâmeddin ve Abdülkâdir efendiler kütüphaneye kitap vakfettikleri gibi, Atıf Efendi’nin kayınbiraderi Darphane-i Âmire Başkâtibi Hacı Ömer Efendi’nin kitapları da ölümünden sonra evinin satılması üzerine 1743’te Atıf Efendi koleksiyonuna katılmıştır.